Soru:
Amerikadan önde olan Ruslar aya neden sefer yapmadi? veya Amerikalilarin ay macerasi bir kandirmaca miydi? Amerika ay programlarini neden iptal etti?
Ruslar Venüs’e seferler yaptı. Oraya araştırma uyduları gönderdiler (Russian probes). İlk defa bir başka gezegene ulaşanlar Ruslardır. Toplam 15 denemenin bir kısmı daha Dünya’dan ayrılmadan düştü, bir kısmı Venüs’ün atmosferine girdi ve 20 dakika kadar yaşadı ve öldü. En çok hayatını devam ettiren de 2 saat yaşadı. Venüs’ün ziyaret edilecek bir yer olmadığı anlaşıldı. Atmosferi ve yer tabakası ile ilgili bilgiler alındı. Bu program durduruldu. (1961-1984 arası). Ruslar neden aya gitmedi? Belki de Başkan Kennedy’nin tarihi konuşmasından sonra oraya gitmek istememiş olabilirler. Sen aya git, ben Venüs’e.
Amerikalıların ay macerası bir kandırmaca mıdır? Olabilir. 1960’ların ortasında fırlatıcıların gücü aya gitmek için yeterli idi ancak ayın çekiminden kurtulmak için nasıl birşey yaptılar bilmiyorum. Bu konu benim kafamda da hala soru işaretidir. Fırlatıcıları (Launchers) anlatacağım başka bir yazıda bu konu kafanıza daha çok soru işareti koyar)
Bütün uzay araştırmalarının en önemli hedefi su bulmaktır. Ancak su olsa bile uzay ortamının ısısından dolayı (-269 derece) buz halinde olabilir. Buz deyince de karşımıza iki şey çıkıyor. Biri Su buzu, ikincisi: Carbon dioxide buzu. İkinciye kuru buz (dry ice) da deniyor. Buz diye görünenlerin bir kısmı bu ikincisi çıktı. Amerikalılar su olmayınca hayat kuramayacaklarını düşündüler galiba. Bir de çok büyük bütçeli programlar. Ama hala aydan vazgeçmiş değiller.
Amerikalıların ay seferleri öyle bir iki tane değildir. Apollo serilerini internetten araştırırsanız görürsünüz. Apollo 13’in filmi Tom Hanks tarafından yapıldı. İzleyin.
Soru:
Bu uydular dünyadan kaç km uzağa atılıyor?
Uydusuna göre değişir. Haberleşme uyduları ekvator düzleminde ve dünyaya uzaklıkları 35786 km’dir. Alçak yörüngeli uydular ise 500-1000 km uzaklıkları arasındadır. Meteroloji uyduları 850 km yukarıdadır. Ancak kutuptan kutupa döner. GPS uyduları 20.000 km’dedir. GLONASS uyduları da yaklaşık bu mesafededir.
Ay uydusu ise 384000 km ötedeki ayın çevresinde dönmesi için atılan uydudur.
50-60 yıl önce “Ay”a ayak basıldı ama, son 20-30 yıldaki teknolojideki önemli gelişmeler ile şu anda “Ay”a yol yapılmış olması lazımdı. Ne gelen var ne giden. Bu konuda ne diyorsunuz?
Aya öyle yol yapılamaz. Gitmek gelmek büyük bütçeli projeler. Uzay ortamını başka bir yazımda anlatayım. O ortamı insanların yaşaması için elverişli hale getirdikten sonra uzayda yaşam konusu olabilir. Şu an için ISS (Uluslararası Uzay istasyonu)’da bu tür deneyler yapılıyor.
Dünya ile ay arasında, mesafe bazlı basınç ve sıcaklık değerleri konusunda bilgilendirme yapabilir misiniz?
Teknolojinin Neresindeyiz-2
(Bir önceki yazımdan devam ediyorum).
Tamam, toplamda ticari olarak uydu üreticisi 7-8 adet diyelim. Bunlar kaç uydu operatörüne hizmet ediyor? Yaklaşık 35. Bunların en büyüğü SES Astra, Luxemburg’ta bir firma. Sonra Intelsat. Eutelsat, Telesat Canada ve J-Sat …
Arabsat mesela 11. Sırada. 27 Arap ülkesinin ortaklığı bir firma. Büyük pay Saudi Arabia.
Türksat ta bu operatörlerden biri. Kaçıncı sırada? İlk 20’nin içinde.
İlk 3’ü paylaşan operatörler pazarın %60’ını temsil ediyor. Zaten nerdeyse 60’ar uyduları var. Bizim sadece 2 uydumuz. T2A ve T3A.
Üreticilerden bahsetmiştim. Bunlar büyük uydu üreticileri idi. Bir de küçük uydu üreticileri var. Üniversiteler, SSTL (Surrey Satellite Technology Ltd.) gibi küçük firmalar. Türkiye’de İstanbul Teknik Üniversitesi küçük bir uydu yapıp gönderdi mesela. Kendi çaplarında küçük bir üretim yerleri var. Konunun daha derinine gitmeden küçük kelimesini bir tanımlayalım.
Uydu’nun yapılıp atılma aşamasına geldiği yerdeki ağırlığı referans alınırsa, yani yakıtı dahil ağırlıktan bahsediyorum, şöyle sınıflandırılabilir:
1000 kg üstü ise büyük uydular.
Şu an bu uyduların en büyüğünü Boeing yapıyor. Yaklaşık 6000 kg. Avrupalı iki firma da pazarda pay kapmak için Alphabus isminde bir bus geliştiriyorlar. Onların hedefi 8000 kg uydu yapmak. Bu uydular büyüdükçe üzerine konan transponder artacak, ayrıca gücü ve anten sayısı artacak.
500-1000 kg arası ise orta büyüklükte uydular.
100-500 kg arası uydulara küçük uydular (small (mini) satellites) diyoruz.
10-100 kg arası uydulara mikro uydular (micro satellites)
1-10 kg arası uydulara nano uydular
1 kg altı ise pico uydu diyoruz.
İstanbul Teknik Üniversitesinin yaptığı uydu Pico satellite idi. Bu kadar küçük bir uyduyla ne yapılır? Üzerine koyacağımız bir sensörle atmosfer tabakası, ionosfer tabakası veya uzay ortamı incelenebilir. Veya bazı deneyler yapılabilir. Son zamanlarda bu tür küçük uydulara yönelimin başlıca iki sebebi var. Bir: Ucuz, üretimi kolay, büyük bütçe gerektirmiyor, İki: Uydu teknolojileri konusunda insan yetişiyor.
Türkiye bu konuda nerde duruyor? Tübitak’ın bir alt birimi var. Tübitak Uzay. Burası SSTL firması ile anlaşıp bir kısım mezunları eğitime gönderdi ve küçük bir uydu yaptırdı. Proje Londra’da yapıldı. Bu arada Tübitak kendi kullanabileceği bir laboratuarı ODTÜ teknopark kampüsünde kurdu. Yani anten ölçmek için, Termal testleri yapmak için, veya temiz oda şeklinde küçük bir laboratuarları var. Bilsat uydusunu SSTL yaptı. Sonra Rasat’ı yaptılar. Bu uydular yaklaşık 40 cm x 40 cm boyutlarında küçük uydular.
Başka kim var bu işleri yapan? SSM (Savunma Sanayii Müsteşarlığı). Onlar normalde bu işleri yapmıyorlar. Askeri projeleri organize ediyorlar. Tank, savaş uçağı, roket projelerini. Biliyorsunuz TAI (Turkish Aerospace Industry)’nin bir ortağı SSM. %45’lik bir paya sahip. Diğer ortaklar daha küçük olduğu için söz SSM’nin. TAI biliyorsunuz insansız hava aracı yapıyor (ANKA). Uçak gövdesi yapıyor. Bir sürü askeri ve sivil projeleri var. Ankara’nın İstanbul yolu çıkışında 37. Km’de büyük bir kampüsleri var. Bu firma 1974’te Kıbrıs harbinden sonra kurulmuş. Türkiye’nin savunma sanayiinde ihtiyaçları bu savaşta çıkınca apar topar bu firmayı kurmuşlar. Güzel. Hayırlı olsun. Ancak bu firma uydu işine de girmek istedi. Bir ekip kurdular. SSM, 2008 yılında uydu üretim (AIT: Assembly Integration and Test) merkezi ihalesine çıktı. Bu ihale çalışmalarında ben de bulundum. İşi tuttular sonunda Thales Alenia Space’e verdiler. Yani Fransızlar. Yani Ermeni meselesi yüzünden papaz olduğumuz ülke. Hani bir iş vermiyorduk bunlara. Peh… (Bu arada bu proje hala bitmedi. Toplam 3 yıllıktı).
Son zamanlarda yeni kurulan üniversitelerde de uydu uzay programları görmeye başladık. Herkes bir uydu uzay programı açma yarışına girdi. Doğu Akdeniz Üniversitesi, THK üniversitesi, Konya üniversitesi vs. vs.
Toparlarsak: Türkiye’de uydu yapılacaksa bu iş bir kredi gibi görülüyor. Biz yapalım. Siz kimsiniz, anlar mısınız diyen yok. Türksat, Tübitak Uzay, TAI, Aselsan, Bilkent Uzay gibi kurum ve kuruluşlar böyle birbirleriyle bir didişme, çekişme halinde uydu yapacaklarını düşünüyorlar.
Ayrıca uydu yapmak öyle ben yapıyorum demekle olmuyor. MELCO mesela nerdeyse 50 yıldır bu işin içinde, şimdiye kadar tam bir uydu yapmamışlar. Daha çok parça yapmışlar. Üretim konusunda hiç tecrübesi olmayan Türksat, Tübitak gibi kurumlar, veya uydu konusunda hiç tecrübesi olmayan TAI hemen bir kerede uydu yapıp, uzaya göndereceğini mi düşünüyor?
Şimdilerde fon dağıtanlar arttı. Tübitak, Ulaştırma Bakanlığı, Kalkınma bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Birilerinin de iştahı kabardı. Allah sonumuzu hayretsin.
“Teknolojinin Neresindeyiz-1 (Gelen sorulara cevaplar)” için 2 yanıt
Hocam merhaba, mail adresinizi verebilir misiniz? Bir konuda danışmak istiyorum
lokmankuzu@gmail.com